6 Haziran 2011 Pazartesi

Gördüğüm kadarıyla aranızda en küçük benim. Sizler alan seçimini yapmış, belki lisenin sonuna gelmiş, belki üniversitesini okumuş hatta belki de çalışan insanlarsınız. Ama ben daha alan seçmedim. 4 yıldır iç mimarlık istiyordum ben ama bu dönem acaba dil mi okusam diye düşündüm. Hani sayısal okumayacağım o kesin, mimar olmak isterim ama onu olmak için 3 yıl daha biyolojiyle kimya çekemem yanii. Gel gelelim tm mi dil mi. Tm seçcem de bir sürü seçenek arasında bana uyan bir tek iç mimarlık ve çevre tasarımı var, dilde de 3 seçenek arasında bana uygun bi ingilizce öğretmenliği var. Hani ben diyordumki dil okuyayım ama dersaneyle filan tercihlerimi iç mimarlıktan yapayım. Çevremdekilere göre bu bir hayal ama hayaldi gerçek oldu demek isterdim. Ama demem güzel laf değil o, pek de gerçek olmadı çünkü bizim hayallerimiz.
 Bi de benim gelecekle ilgili şöyle bir planım vardı; ben iç mimar olacaktım, eşim mimar, eşimin arkadaşı da inşaat mühendisi olacaktı ve biz üçümüz ev yapacaktık. Nasıl ama?^^ Ya da ben iç mimar, eşim inşaat mühendisi olacaktık öyle yapacaktık.
Ortaokuldayken ingilizceyi yapabiliyordum ama ilgim yoktu, aynı durum bu yılın birinci dönemi için de geçerliydi ancak şimdi öyle değil. Bu dönem ilgim oluşmaya başladı, sınıf öğretmenimiz ilgin arttı bunu notlarında destekliyor zaten, dedi ve İngilizcecimizi de (sınıf örtmenimizde olur kendileri) çok seviyorum. İlgi olduğu müddetçe de dil okumak eğlenceli olur. Hem dilde coğrafya yook, edebiyat değil de dil anlatım ağırlıktaa, matematik bildiğim kadarıyla sadece son sene vaar. Ben matematiği de severdim ama onu da bu dönem sevmemeye başladım, zaten ortalamam 1e düştü asabım bozuk. Ama göt olsun, karne ortalamam 55ten fazla oldğu için onun dersini vermeme gerek kalmıyor. Hoş o niye göt olacak o var. Neyse biz gelelim dil mi tm mi ye. Ben İngilizce örtmeni olacağım, sonra iç mimar biriyle tanışacağım ve o an psikolojim darma duman olacak. Ah laan ben de  iç mimar olacaktım, havalarına filan gireceğim böyle. Örtmenlikte güzel ama yaşlanınca çekilmez heralde ya, hem sen çekemezsin hem öğrenci. Tabi benim ruhum genç kalır :P İç mimarlıkta özel sektör, ben yapamam özel sektörde heralde ya. Babamda sağolsun yaklaşık 4 yıl sustu, sonra 1 ay önce açtı ağzını mimarlıkla ilgili. Özel sektöre antipatiği var da kendilerinin :) Öğretmenlik kadrolu sonuçta ve babam ingliceye karşı ilgim olmasını istemiştir hep. Belki küçükken onun uğraşları yüzünden sevemedim ingilizceyi.
Neyse benim size sormak istediğim şu; var mı öyle iç mimar ya da ingilişçe öğretmeni tanıdığınız? Varsa ve onlara ulaşmamda sakınca yoksa lütfen bana ulaşın :) Bu da gelecek yani..
     Esen kalıın

5 Haziran 2011 Pazar

Çorba yaptım size buyurmaz mısınız?

-İki hafta önce Mim'lenmişim, beni mimleyen bulok arkadaşım Nil 'e teşekkür ederek başlıyorum yazıya. Aradan iki hafta geçmiş zaten ve cevap vermem zorunlu değilmiş, O'nun affına sığınarak cevap yazmıyorum :) Bende bi Mim konusu başlatacağım ancak okulların kapanmasını bekliyorum, kendimi hazırlıyorum. Siz de heyecanla bekleyin :P
Senenin başlarında bir mim duymuştum, ne bu dedim. Marka mı internet sitesi mi falan derken ilgili bir yazı okudum. Anladım, aslında anlamadım anladığımı sandım; "Haa anladım" dersiniz bir-iki dakika sonra "Neydi bu ya" dersiniz ya hani öyle oldu. Ama Nil çok güzel anlatmış, ben olayı "unutmamak üzere" kavradım. Özetin özeti bilmeyen arkadaşlarımıza açıklayayım, ben bi soru soruyorum sizin bulokunuzun adresini de altına yazıyorum, ya da herkes diyorum, bu "mimlemek" oluyor. Sizin yapacağınız ne, bu sorunun yanıtını kendi bulokunuzda paylaşmak ve blogdaşlarınızı mimlemek. Haa cevap vermezsenizde olur, şekilde ben^^ Ama teşekkür edilmeli ya, ayıp olmaz mı edilmezse? Tekrardan teşküür ediyorum Nil'e :)


- Bi önceki yazıda konserle ilgili arkadaşlarımın yorumlarını paylaşacağım size demiştim ya ben, sonra da paylaşmamıştım işte onun nedeni şu, biz çarşamba günü okul gezisi adı altında Ankara'ya gittik (ben ona Ankira diyorum aslında). Ben perşembe gideceğimizi sanıyorum ama çarşambaymış. Ha Tarih'ten de 68 almışım, kurtardık kurtardık. Eğer ki Anıtkabir'e, Medeniyetler Müzesi'ne ya da Ankara'ya gitmemişseniz gidin hemen.
Konserde çok kalabalıkmış (doğal tabii), arkadaşım(Sena adı) en az 20 kişiyle akraba oldum diyor. Emre var o da "Diğerinden iyi değildi merak etme" dedi, istediğim cevap buydu iştee! Oturup sınava çalıştığım da pek söylenemez ama en azından "kendimi çok eksik hissettiğim" yerlere baktım ve bunlar din sınavında da işime yaradı. Yani konsere gitseydim hem çok eğlenemeyecektim, hem sınavdan düşük alsam konseri suçlayacaktım(iftira misali aslında) hem de uykusuz kalacaktım.

- Çorba dedim çünkü karışık oldu yazı biraz, biraz karışık olduğu için ben biraz daha karıştıracağım ki kıvamı otursun. Ankira'ya giderken Uykusuz almıştım yanıma, ondan birkaç şey paylaşmayayım sizinle, şimdi yayın hakları saklı ya hani çiğnerim belki ondan. Ama siz alın okuyun. Bakın ben şu sırayla başlıyorum; "Kaç yıl oldu?-Vedat Özdemiroğlu-Alpay Erdem- Deniz Uygur-Ersin Karabulut (Sandık İçi)-Erman Çağlar- Otis Abi(Yılmaz Aslantürk desem gözünüzde bir şey canlanmaz diye düşündüm)" Tabi arada yer değiştiriyor bu sıra ama isimler aynı kalıyor, diğer çizerlere sonra geçiyorum.

-Çok karışık olmadı di mi? Ama yoruldum ya, beğendiğim birkaç yazıyı yazmıştım Uykusuz'dan ama dedim yasal olmaz bu. Ondan geri sildim. Hem yarın Coğrafya ile Sağlık sınavı var. Coğrimde 21dir haa, okulun en düşüğüyüm sanırım. Sınıf öğretmenimiz bile dalga geçiyor kızın taktığı derse bak diye. Ama bi şey diyeyim mi size, bu sefer biraz çalıştım en azındna İç Kuvvetler'e baktım. Özetle coğriye de bakmam gerek, esen kalın. Size de hep zayırfları söylüyorum ben ya...

-Bir de ben yorum yazamıyorum buloklara, ne alaka anlamadım ve burdan kınıyorum seni buloksupot. Başka bir bulok sayfasını açtığımda beni giriş yapmamış olarak gösteriyor, oysaki ben kumanda panelinden giriyorum oraya.

-Vodafone mesaj attı şimdi; bugün Dünya Çevre Günü'ymüş, kutlu olsun bu gününüz ve esen kalııın.